Gündelik Yaşamda Narsistik Özellikleri Belirgin Kişilerle İlişki: “Değişir” Yanılgısı ve Gerçekçi Çerçeve (2026 Rehberi) Kısa Özet: Narsistik özellikler (eleştiriye aşırı hassasiyet, üstünlük ihtiyacı, empati güçlüğü, sorumluluktan kaçınma, suçu dışsallaştırma, kontrol eğilimi) ilişkileri zorlar. En yaygın hata, değişimi ilişkiden beklemek ve “ben değişirsem o da değişir” yanılgısıdır. Gerçekçi beklenti; karşı tarafı değil, kendi sınırlarını ve psikolojik
Empat Ne Der, Narsist Ne Anlar? Bazı ilişkilerde sorun kavga etmek değildir; asıl sorun konuşulmasına rağmen temas edilememesidir. Cümleler kurulur, kelimeler söylenir ama karşı tarafa ulaştığında bambaşka anlamlara dönüşür. Özellikle narsistik özellikler ile empatik özelliklerin bir araya geldiği ilişkilerde, bu kopukluk çok belirgindir. Bu yazının amacı “kim haklı?” sorusuna cevap vermek değil; iki farklı psikolojik yapının aynı
Bazı ilişkiler vardır; baştan itibaren yoğun, hızlı ve sarsıcıdır. Tanışmanın ilk anlarından itibaren güçlü bir bağ hissi oluşur, taraflar kendilerini “nihayet anlaşılmış” gibi hisseder. Ancak zaman ilerledikçe bu ilişki huzurdan çok yorgunluk, yakınlıktan çok kafa karışıklığı üretmeye başlar. Klinik pratikte bu tür ilişkiler sıklıkla narsist–empat çekimi olarak karşımıza çıkar. Bu yazı, narsist–empat çekiminin ne olduğunu, bu iki
Kişi Neden Çocukluk Travmalarını Tetikleyecek Biriyle Evlenir? Romantik ilişkiler ve özellikle evlilik, insanın en derin psikolojik katmanlarını açığa çıkaran alanlardır. Birçok danışan, yetişkinlikte kendisini en çok yaralayan kişiyle neden evlendiğini, çocukluk travmasını tetikleyen bir partneri nasıl olup da seçtiğini anlamakta zorlanır. “Bile bile neden bu yola girdim?” ya da “Neden beni en çok zorlayan kişiye
Danışanların sıkça dile getirdiği bir deneyim vardır: “Hiçbir şey yapmak istemiyorum.” Bunu çoğu kişi önce kendine karşı bir yargıya dönüştürür: “Herhalde tembelim.” Oysa bu his, çoğu zaman tembellikle açıklanamayacak kadar karmaşık, duygusal, bilişsel ve fizyolojik kökleri olan bir durumdur. Bu psikoeğitim metni, siz değerli okurların bu durumu suçluluk veya utançla değil, daha meraklı ve kendinizi daha iyi anlamaya yönelik
Görüntüde her şey yolundaymış gibi duran, dışarıdan bakıldığında “sorunsuz” addedilen ama içeride yavaş yavaş duygusal bağların koptuğu ilişkiler vardır. Kimse yüksek sesle kavga etmez, kimse kapıyı çarpmaz, bazen gündelik hayat bile sorunsuzca akar. Fakat içten içe iki kişi arasında görünmez bir duvar yükselir. İşte bu süreç, literatürde giderek daha fazla konuşulan “sessiz boşanma” olarak adlandırılır. Sessiz boşanma,
Aldatılma, ilişkilerin en sarsıcı deneyimlerinden biridir. Güveni, aidiyeti ve ilişkiye dair temel varsayımları kökten etkiler. Birçok kişi bu süreçte aynı sorunun etrafında dolaşır: “Bu ilişkiden bir şey çıkar mı? Tekrar şans vermek mantıklı mı?” Bu metin, böyle bir süreçten geçen kişilerin bu soruyu daha bilinçli bir yerden değerlendirmesine yardımcı olmak için hazırlanmıştır. 1. Aldatmanın İlişki Dinamiğindeki
Çocukluk dönemi, bireyin kişilik yapılanmasının, duygu düzenleme becerilerinin ve ilişki örüntülerinin temellerinin atıldığı çok özel bir süreçtir. Çocuğun nasıl bir çevrede büyüdüğü, büyürken hangi deneyimlerle karşılaştığı, bu deneyimler esnasında duygularını yaşamasına yeterince fırsat verilip verilmediği, ona yeri geldiğinde sınır konulup konulmadığı; erişkinlikteki davranış biçimlerini önemli ölçüde etkiler. Bazı çocuklar, ebeveynleri tarafından sürekli desteklenen, her isteği
Boşanma Kararı Sonrası “Doğru mu Yapıyorum?” Sorgusu: Nedenleri ve Çıkış Yolları Özet: Boşanma, yalnızca bir ilişkinin bitişi değil; kimliğin, güvenin, alışkanlıkların ve yaşam düzeninin yeniden kurulduğu büyük bir dönüm noktasıdır. Bu nedenle “Doğru mu yapıyorum?” sorgusu, zayıflık değil; zihnin, kalbin ve benliğin yeni gerçeğe uyum çabasıdır. İçindekiler Boşanma Kararı Aldıktan Sonra Neden Sorgu Yapılır? 1)
Hayatımız boyunca çevremizden gelen bakışları, yorumları ve beklentileri duyumsarız. Bu çok insani bir ihtiyaçtır; çünkü bizler sosyal varlıklarız ve toplum içinde yaşarız. İnsanlık tarihi boyunca grup içinde kabul görmek, güvenlik ve hayatta kalmanın temel koşullarından biri olmuştur. Dolayısıyla “başkaları benimle ilgili ne düşünür” kaygısının tamamen ortadan kalkmasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak bu kaygı, dozunu aşıp









