Hepimiz zaman zaman, olayları değerlendirirken gerçeği çarpıtan düşünce biçimlerine kapılırız. Bu, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Ancak bu düşünce hataları sürekli ve farkında olmadan tekrarlandığında, ruh halimizi, özgüvenimizi, ilişkilerimizi ve yaşam kalitemizi olumsuz etkiler. Psikolojide bu tür düşünce hatalarına bilişsel çarpıtmalar denir. Bilişsel çarpıtmalar kişiye kendi zihinsel filtrelerini fark etme imkânı sunar. Zira bunları fark etmek, düşüncelerimizi
Sevgisiz Büyüyen Kişinin Kendisini Sevmesinin Yolu Sevgi, insanın kendini değerli hissetmesinin en temel kaynağıdır. Çocuklukta ebeveyn veya bakım verenlerden alınan sevgi, hem duygusal güven hem de özsaygı için adeta bir “psikolojik besin” işlevi görür. Ancak bazı insanlar, bu besini yeterince alamadan büyür. Sürekli eleştirilmek, ilgisizlik ve duygusal ihmal; kişinin kendine bakışını zedeler.Bu yazıda, sevgisiz büyüyen
Psikodinamik Bir Yaklaşımla Ruhsal Etkilenmeyi Anlamak Hayatımız boyunca pek çok olay yaşarız: bazıları sıradan, bazıları sarsıcıdır. İlginçtir ki kimi zaman büyük gibi görünen olaylara şaşırtıcı bir soğukkanlılıkla yaklaşırken; küçük gibi duran, başkaları için önemsiz olan bir olay bizi derinden etkileyebilir. Kimi zaman bir söz, bir bakış ya da küçücük bir olay; içimizde beklenmedik bir şekilde
Psikodinamik Bir Bakışla Anlama ve Fark Etme Kedi fobisi, yani ailurofobi, bazı insanlar için sadece bir “hayvan korkusu” değil, çok daha derin ruhsal süreçlerin dışavurumu olabilir. Bu korku bazen “mantıksız” gibi görünse de,kişinin ruhsal dünyasında çok anlamlı ve yerli yerindedir. Peki, neden bazı insanlar kedilerden bu kadar çok korkar? Bu korkunun kökeninde ne olabilir? Gelin birlikte
“Onsuz yapamam…” “Giderse ne yaparım bilemiyorum…” “Bensiz iyi olabileceğine inanmak istemiyorum…” Bu cümleler çoğu zaman büyük aşkın ya da tutkunun ifadesi gibi görünür. Oysa bazen duygusal bağımlılığın derin çığlığıdır. Duygusal bağımlılık, yalnızca birine çok değer vermek, onu çok sevmek değildir. Buradaki asıl mesele, kişinin kendi varoluşunu, değerini, anlamını neredeyse tamamen partnerine bağlamasıdır. Bu durumsa ilişkileri sağlıklı olmaktan
• “Beni istemeyeceğini biliyordum ama yine de ona karşı koyamadım.” • “Ne zaman duygularımı belli etsem, uzaklaştı. Ama ben vazgeçemedim.” • “Hep beni sevmeyecek insanlara âşık oluyorum.” Eğer bu cümleler size tanıdık geldiyse, bu yazıyı tam size göre.. Unutulmamalıdır ki, kendisini sevmeyecek kişilere veya mümkün olmayan ilişkilere çekilme hali bir tesadüf değildir. Genellikle geçmişten taşınan
İlişkilerde “hep birlikte olmak istemek” romantiklik gibi görülebilir. Ancak bu istek, zamanla partnerin üzerinde baskı oluşturmaya, kişinin kendini yetersiz ve kaygılı hissetmesine ve ilişkinin dengesiz bir yapıya dönüşmesine neden oluyorsa, burada dikkat edilmesi gereken bir durum olabilir. Eğer siz de partnerinizden ayrı kaldığınızda yoğun kaygı yaşıyor, mesajlarına hemen dönmediğinde panik oluyor, onu sık sık kontrol
Bazı ilişkiler vardır ki içinde kalmak da zordur, çıkmak da. Kişi, bir yandan ilişkiye devam etmeye çalışırken, diğer yandan sürekli bir huzursuzluk, daralma ve uzaklaşma arzusu hisseder. Bu iç çatışma çoğu zaman yorucudur: “Gitmek istiyorum ama yalnız kalmaktan korkuyorum. Kalmak istiyorum ama yakınlık beni boğuyor.” Eğer bu cümleler sizde de yankı uyandırıyorsa, bu durum yalnızca
“Narsist” kelimesi günlük dilde sıkça kullanılır. Bazen bencil, bazen empati yoksunu insanlar için bu etiket kolayca yapıştırılır. Ancak narsistik kişilik yapılanması, özellikle klinik düzeydeyse, basit bir bencillikten çok daha fazlasını ifade eder. Bu yazıda, narsistik kişilik özelliklerinin nasıl geliştiği, çocuklukla bağlantısı olup olmadığı ve bu kişilik örüntüsünün sonradan gelişip gelişemeyeceği konusuna değinilecektir. Yazının amacı; yargılamadan,
“Kendine iyi bak.” Ne kadar çok duyduğumuz ama bir o kadar da yüzeysel kullanılan bir cümle değil mi? Oysa bu ifade, bir vedalaşma klişesinden çok daha fazlasını içerir. Gerçekten kendine iyi bakmak; fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak kendinle ilgilenmeyi, kendini önemsemeyi, sınır çizebilmeyi ve hayata karşı kendine sahip çıkabilmeyi kapsar. Peki, kendine iyi bakmak









