Ne İlişkide Kalabiliyorum Ne de İlişkiden Gidebiliyorum: Kaçıngan Bağlanma Dinamiğini Anlamak

/ / Genel
Ne İlişkide Kalabiliyorum Ne de İlişkiden Gidebiliyorum Kaçıngan Bağlanma Dinamiğini Anlamak

Bazı ilişkiler vardır ki içinde kalmak da zordur, çıkmak da. Kişi, bir yandan ilişkiye devam etmeye çalışırken, diğer yandan sürekli bir huzursuzluk, daralma ve uzaklaşma arzusu hisseder. Bu iç çatışma çoğu zaman yorucudur:

“Gitmek istiyorum ama yalnız kalmaktan korkuyorum. Kalmak istiyorum ama yakınlık beni boğuyor.”

Eğer bu cümleler sizde de yankı uyandırıyorsa, bu durum yalnızca “kararsızlık” ya da “ilişkiyi tam çözememek” değildir. Çünkü bu duygusal çelişki sıklıkla kaçıngan bağlanma stilinden kaynaklanı.

Bu yazıda, kaçıngan bağlanma stiline sahip kişilerin ilişkilerde neden zorlandığını, bu durumun kökenlerini ve iyileşme yönündeki adımları psikodinamik bir perspektifle ele alacağız.

Bağlanma Stili Nedir?

Bağlanma stili, çocukken bakım verenle (genellikle anne ya da birincil ebeveyn) kurulan ilişkinin bir uzantısıdır. Bu erken dönem ilişki, beynin “yakınlık, güven, ihtiyaç bildirimi ve karşılık görme” konularındaki haritasını oluşturur.

Bu harita ilerleyen yaşlarda partner seçimimizi, ilişkide nasıl davrandığımızı ve kriz anlarında ne hissettiğimizi belirler.

Kaçıngan Bağlanma Stili Nedir?

Kaçıngan bağlanan bireyler, duygusal yakınlığı potansiyel bir tehdit olarak algılarlar. İlişkinin derinleşmesi, karşılıklı ihtiyaç bildirimi ya da bağlılık gibi konular bu kişilerde kaygı değil, daha çok tedirginlik yaratır. Bu nedenle bir bağ kurduklarında, içsel olarak hemen bir kaçma, uzaklaşma ya da içe kapanma ihtiyacı hissederler.

Bu kişiler çoğunlukla:

  • Yakınlaştıkça mesafe koyar
  • Sınırlarını fazla korur
  • Bağımlı olmaktan korkar
  • İlişkiyi yoğunlaştıran kişilerden uzaklaşır
  • Partnerin duygusal ihtiyaçlarını küçümseyebilir

Ancak tam tersi de olur: Partner uzaklaştığında ya da ilişki bitecek gibi olduğunda, bu defa yoğun bir terk edilme korkusu yaşanır. Bu da geri dönmeye, ilişkiyi yeniden başlatmaya ya da daha çok ilgi göstermeye yöneltir.

Sonuçta; ne tamamen kalınabilir, ne de tam olarak gidilebilir. İçsel denge bozulur ve kişi sürekli çelişkiler içinde yaşar.

Bu Dinamiğin Kökeninde Ne Var?

Psikodinamik kuram bu durumu, erken çocukluk döneminde yaşanan tutarsız bakım, duygusal ihmal ya da aşırı beklenti ile açıklar. Özellikle:

  • Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının küçümsendiği,
  • Ağladığında rahatlatılmadığı,
  • Yakınlık talep ettiğinde “aşırı” ya da “zayıf” olarak görüldüğü ailelerde,

çocuk zamanla şunu öğrenir:
“Yakınlık bana zarar verir. En iyisi duygusal ihtiyaçlarımı bastırayım.”

Bu bastırma hali, bir savunma mekanizmasıdır. Çocuk kendini korumak için duygusal ihtiyaçlarını inkâr eder, duygularını içselleştirir ve bağımsız görünmeyi öğrenir. Ama bu bastırılmış ihtiyaçlar yetişkinlikte ilişkilerde patlak verir.

İlişki Dinamiğinde Neler Olur?

Kaçıngan bağlanan birey:

  • İlişki derinleşince uzaklaşır.
    Çünkü duyguların yoğunlaşması, erken çocuklukta bastırılmış olan acıyı tetikler.
  • Partnerin ihtiyaçlarını küçümser.
    Çünkü kendi ihtiyaçlarını da önemsizleştirmeye alışmıştır.
  • Terk edilme fikriyle paniğe kapılır.
    Çünkü bağlanmayı istemese de terk edilmek “yeterince iyi olmama” korkusunu harekete geçirir.

Bu döngüde kişi çoğu zaman partnerinden memnun değildir ama ondan kopamaz da. İçsel olarak hem bağımsızlığına hem de kabul görmeye ihtiyaç duyar. Bu zıt ihtiyaçlar çatıştığında, ilişkiler sık sık çıkmaza girer.

Peki Ne Yapmalı?

1. Kendini Suçlama, Anlamaya Çalış

Kaçıngan bağlanma bir kişilik kusuru değildir. Bu, geçmişte hayatta kalmak için geliştirdiğin bir duygusal korunma mekanizmasıdır. Artık ihtiyacın olmayan bu stratejiyle vedalaşmak zaman alır.

2. Duygularını Bastırma Eğilimini Fark Et

“Buna takılmamalıyım”, “Bu kadar duygusal olmamalıyım” gibi cümleler senin içinden mi geliyor, yoksa geçmişte birinin sesi mi ya da küçüklüğünde benimsediğin bir problemle başa çıkma yöntemi mi? Bastırdığın her duygu, ilişkide başka yollarla (soğukluk, kaçış, öfke) ortaya çıkabilir.

3. Yakınlığı Tehdit Değil İlişkiyi Besleyen Bir Alan Olarak Gör

Yakınlık boğucu olmak zorunda değildir. İyi bir ilişkide hem bireysellik hem bağlılık aynı anda var olabilir. Bunun için partnerinle duygularını açıkça paylaşmak, “boğulmadan bağlanmanın” mümkün olduğunu deneyimlemeni sağlar.

4. Profesyonel Destekle İçsel Haritanı Gözden Geçir

Kaçıngan bağlanma stili, farkındalıkla değiştirilebilir. Psikoterapi bu süreçte oldukça etkilidir. Özellikle erken çocukluk deneyimlerini yeniden anlamlandırmak, bastırılan duygularla temas kurmak ve ilişkide yeni tepkiler geliştirmek mümkündür.

Son Söz: Yakınlık Zarar Vermez, İyileştirir

Kaçmak bir savunmadır. Ama kaçtığın çoğu zaman partnerin değil, geçmişte ihtiyaç duyup göremediğin ilgidir. Bu yüzden bir ilişkide kalmakta zorlanıyorsan, bu senin “sevemeyen” biri olduğun anlamına gelmez. Belki de ilk kez birine gerçekten bağlanma fırsatın vardır ama eski savunmalar bu yeni ihtimali tehdit gibi görüyordur.

Ve iyi haber şu:
Savunmalar değişir. Bağ kurma şekli dönüşebilir. Yakınlık tehdit olmaktan çıkıp güvenli bir zemin haline gelebilir.

Eğer sen de benzer bir durumda olduğunu düşünüyorsan Officium Beytepe Plaza’da bulunan Psikiyatrist Uzman Dr. Ayşe Zeynep İpek Muayenehanemize başvurarak bu süreci atlatmak için bizden profesyonel destek alabilirsin.