Mükemmeliyetçilik Kişiyi Nasıl İşlevsiz Hale Getirir?

/ / Genel
Mükemmeliyetçilik Kişiyi Nasıl İşlevsiz Hale Getirir

Mükemmeliyetçilik, çoğu zaman olumlu bir özellik gibi görülse de bireyin ruh sağlığı ve işlevselliği üzerinde sıklıkla ve çok ciddi olumsuz etkiler yaratır. Elbette, yüksek standartlar belirlemek ve kendini geliştirmek önemli ve değerli bir çabadır. Ancak mükemmeliyetçilik, kişinin ulaşılması imkânsız bir kusursuzluk beklentisi içine girmesine neden olduğunda, üretkenlikten uzaklaşmasına ve psikolojik sıkıntılar yaşamasına yol açar.
Bu yazıda, mükemmeliyetçiliğin bireyi nasıl işlevsiz hale getirdiği hususu psikodinamik ve bilişsel bir perspektiften ele alınacaktır:

Mükemmeliyetçilik Nedir?

Mükemmeliyetçilik, kişinin kendisinden ve çevresinden kusursuzluk beklemesi, hata yapmaya karşı düşük toleransa sahip olması ve genellikle öz değerini başarıları üzerinden tanımlaması olarak özetlenebilir.
Araştırmalar, mükemmeliyetçiliğin iki ana formu olduğunu göstermektedir:
• Uyumlu Mükemmeliyetçilik: Kişiyi motive eden, gelişime açık olmasını sağlayan, ancak esneklik ve hata toleransı barındıran bir yapıdadır.
• Uyumsuz (Patolojik) Mükemmeliyetçilik: Kişinin kendine yönelik beklentilerini aşırı yüksek tutması, başarısızlık korkusuyla sürekli kaygı yaşaması ve en küçük hatada kendini değersiz hissetmesiyle karakterizedir. Dolayısıyla uyumsuz mükemmeliyetçilik, bireyi zamanla işlevsiz hale getiren temel unsurdur.

1. Mükemmeliyetçilik ve İşlevsizlik Arasındaki Bağlantı

Mükemmeliyetçi bireyler, genellikle işlevselliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Bunun birkaç nedeni vardır:
a) Erteleme Davranışı ve Üretkenlik Kaybı
İronik bir şekilde, mükemmeliyetçilik kişiyi daha üretken hale getirmek yerine genellikle tam tersi bir etki yaratır. Bunun en yaygın sebeplerinden biri, mükemmel olamama korkusunun kişiyi hareketsiz hale getirmesidir. Çünkü uyumsuz mükemmeliyetçi olan kişiler sıklıkla şöyle düşünürler:
• “Eğer mükemmel yapamayacaksam, bu işe hiç başlamamalıyım.”
• “Sonuç tam istediğim gibi olmayacaksa, hiç yapmam daha iyi.”
Bu tür düşünceler, bireyin performans kaygısı yaşamasına neden olur. Kaygı ise kişide erteleme davranışını tetikler. Ertelenen görevler zamanla birikir ve kişi, yapması gereken işleri yetiştiremediği için daha da stres altına girer.
Bilişsel kurama göre, mükemmeliyetçi bireylerde siyah-beyaz düşünce kalıpları yaygındır. Bu düşünceye sahip kişiler; bir şeyi ya “mükemmel” ya da “tamamen başarısız” olarak algılarlar. Oysa gerçek hayatta çoğu durum gri alanlar içerir.
b) Aşırı Öz Eleştiri ve Özgüven Kaybı
Mükemmeliyetçi bireyler genellikle kendilerine karşı aşırı sert ve acımasızdır. En küçük hatayı bile büyüterek kendilerini yetersiz hissetme eğilimindedirler. Kişi, başkalarına karşı empati ve anlayış gösterebilirken, kendisine karşı son derece hoşgörüsüzdür. Yapılan en küçük hatayı bile kişisel bir başarısızlık olarak algılar. Bu durum zamanla özgüvenin azalmasına, kişinin kendi yeteneklerine güvenmemesine ve risk almaktan kaçınmasına neden olur.

2. Psikolojik Etkiler: Kaygı, Depresyon ve Tükenmişlik

Uyumsuz mükemmeliyetçilik, bireyin ruh sağlığı üzerinde pek çok olumsuz etkiye sahiptir.
a) Kronik Kaygı ve Stres
Mükemmeliyetçi bireylerde, sürekli yüksek standartları karşılama baskısı nedeniyle yoğun kaygı bozuklukları gelişebilir. Çünkü mükemmel olma zorunluluğu, sürekli bir tehdit algısına sebep olur. Böyle bir durumda kişi, “Yeterince iyi değilim” hissiyle sürekli bir huzursuzluk yaşar. Ayrıca bu kişinin sosyal kaygı bozukluğu geliştirme riski de artar; çünkü hata yapma korkusu, kişiyi sıklıkla sosyal ortamlardan kaçınmaya iter. Bunun yanı sıra mükemmeliyetçilik ve yaygın anksiyete bozukluğu arasındaki bağlantı, birçok psikiyatrik araştırmada da ortaya konmuştur.
b) Depresyon ve Değersizlik Hissi
Mükemmeliyetçiliğin depresyonla güçlü bir bağı vardır. Kişi, koyduğu yüksek standartları karşılayamadığında kendini yetersiz ve başarısız hisseder. Hata yapmak, mükemmeliyetçi birey için “ben bir hata yaptım” değil, “ben bir hatayım” şeklinde içselleştirilir. Bu tür düşüncelerse zamanla kişinin öz değer algısını zayıflatır ve depresif belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
c) Tükenmişlik Sendromu
Mükemmeliyetçi bireyler, yüksek standartlara ulaşmak için aşırı çaba sarf ettiklerinden, fiziksel ve zihinsel tükenmişlik yaşama riski taşır; iş ve akademik hayatta aşırı çalışma eğiliminde olabilir; zamanla yoğun çaba ve baskı sebebiyle motivasyon kaybı ve enerji tükenmesi yaşayabilirler. Bu durum, özellikle sağlık çalışanları, öğretmenler ve yöneticiler gibi yüksek sorumluluk gerektiren meslek gruplarında oldukça yaygındır.

3. Sosyal ve İlişkisel Etkiler

Mükemmeliyetçilik sadece bireyin kendisiyle ilgili değil, sosyal ilişkileri üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir.
a) İlişkilerde Mükemmeliyetçi Beklentiler
Mükemmeliyetçi bireyler, kendilerinden olduğu kadar çevrelerinden de yüksek beklentiler içine girerler. Bu durum: partnerlerine karşı hoşgörüsüz olmalarına, yakın ilişkilerde sürekli hayal kırıklığı yaşamalarına, çevrelerindeki insanları eleştirmeye yatkın olmalarına neden olabilir. Bu tür dinamikler, ilişkilerde çatışmaların artmasına ve yalnızlık hissinin derinleşmesine yol açabilir.
b) Sosyal Kaygı ve Kaçınma Davranışları
Hata yapmaktan korkan bireyler, sosyal ortamlarda eleştirilmekten kaçınmak için izole olma eğilimindedirler. Böyle kişiler kendi eksiklerini saklamak için derinlemesine iletişim kurmaktan kaçınabilir, topluluk önünde konuşma gibi durumlarda yoğun kaygı yaşayabilirler. Bu, zamanla sosyal destek sistemlerinin zayıflamasına ve yalnızlık hissinin artmasına neden olabilir.

İşlevselliği Bozan Mükemmeliyetçilikle Nasıl Baş Edilmelidir?
Mükemmeliyetçilik, bireyin işlevselliğini olumsuz etkileyen bir faktör haline geldiğinde, farkındalık geliştirmek ve esneklik kazanmaya çalışmak önemlidir. Bunun içinse;
• Hedefleri gerçekçi belirlemek ve kendine karşı daha şefkatli olmak,
• Hata yapmanın insan olmanın doğal bir parçası olduğunu kabul etmek,
• Kusursuz olmanın mümkün olmadığını, asıl önemli olanın ilerleme ve dengeyi yakalamak olduğunu içselleştirmek şarttır.
Eğer bu konuda bireysel çabanızın yetersiz kaldığını düşünüyorsanız; psikoterapiye başvurmak bu sorunu çözmenize yardımcı olacaktır.