Kişi Toksik İlişkisini Bitirmekte Neden Zorlanır?

/ / Genel
Kişi Toksik İlişkisini Bitirmekte Neden Zorlanır

Toksik ilişkiler, bireyin ruhsal dengesi üzerinde ciddi etkiler yaratır. Bu ilişkilerde kişi, sıklıkla yıpratıcı bir döngü içinde kalır. Böyle bir döngüden çıkmaksa hayli zordur.
Sorunlu bir ilişkiyi devam ettirmenin altında yatan nedenler, sadece bilinç düzeyindeki faktörlerle açıklanamaz. Öyle ki çoğu zaman derin ve farkında olmadığımız dinamikler bu süreci şekillendirir.
Psikodinamik yaklaşım, bireyin bilinçaltındaki çatışmaları, geçmiş yaşantılarının bugünkü ilişkilerine nasıl yansıdığını ve bu bağlamda kişinin neden bir ilişkiye saplanıp kaldığını anlamaya yardımcı olur. Bu yazıda; kişinin, kendisine zarar veren ilişkisini neden bitiremediğiyle ilişkili bazı psikodinamik nedenlerden bahsedilecektir:

1. Bağlanma Stilleri ve Çocukluk Deneyimlerinin Rolü

Psikodinamik kurama göre, bireyin çocukluk dönemindeki bağlanma ilişkileri, yetişkinlikte kurduğu ilişkilerin temelini oluşturur. Özellikle çocuklukta bakım verenlerle kurulan ilişki şekli; bireyin sevgi, güven ve bağlılıkla ilgili temel inançlarını belirler.
• Güvensiz Bağlanma: Eğer kişi çocuklukta tutarsız bir sevgi, ihmal veya reddedilme deneyimlediyse, yetişkinlikte benzer dinamiklere sahip ilişkilere çekilme olasılığı yüksektir. Bu kişiler, kendilerini değersiz hissettikleri halde “yeterince çabalarsam beni sevebilir” düşüncesiyle partnerlerinin sevgisini kazanmak için yoğun bir çaba içinde olabilirler.
• Yeniden Yaratma Çabası: Psikodinamik teoriye göre, bireyler çocuklukta çözümsüz kalan çatışmalarını yetişkinlikteki ilişkilerinde tekrar yaşar. Örneğin, sevgisini kazanmakta zorlandığı bir ebeveynin yerine koyduğu partnerle bu duygusal döngüyü tamamlamaya çalışabilir.

2. Bilinenin Rahatlığı: Tanıdık Acıya Bağımlılık

Toksik ilişkilerde, kişinin ilişki dinamiklerine bağlı kalmasının bir diğer önemli nedeni, tanıdık gelen acının “güvenli” algısı yaratmasıdır.
• Psikodinamik açıdan, kişi bilinçaltında tanıdığı bir acıya genellikle daha kolay adapte olur. Çünkü bilinmeyene adım atmak, bilinçaltında daha büyük bir tehdit olarak algılanır. Örneğin, çocuklukta sıklıkla eleştirilen veya değersiz hissettirilen bir birey, toksik bir ilişkide aynı duyguları yaşarken kendini “alışkın olduğu” bir ortamda hissettiği için böyle bir ilişkiyi devam ettirir.
Bu durum, Freud’un “tekrarlama zorlantısı” (repetition compulsion) kavramıyla açıklanabilir. Kişi, geçmişteki travmatik deneyimlerini tekrar eden veya hatırlatan biriyle ilişkiye girerek onları bilinçsizce çözmeye çalışır. Ancak bu döngü, kişiyi daha fazla yıpratır.

3. Kendilik Algısındaki Zedelenme

Toksik ilişkiler genellikle kişinin kendilik algısını ve özsaygısını ciddi şekilde zedeler. Partnerinin eleştirileri, manipülasyonları veya küçümsemeleri karşısında kişi, zamanla kendi değerini sorgulamaya başlar. Bu noktada toksik ilişkinin etkileri, yalnızca dışsal değil, içsel bir hale gelir.
• “Kazanma” İhtiyacı: Kişi, değersizleştirici bir ilişki içinde kalarak partnerinin sevgisini veya onayını kazanmayı bir tür zafer olarak görmeye başlayabilir. Bu, kişinin kendi değersizlik algısıyla mücadele etme çabasıdır.
• Bağımlılık ve Kontrol: Partnerin kişiyi duygusal olarak bağımlı hale getirmesi de önemli bir etkendir. Kişi, zamanla partnerinden gelen küçük onaylar veya sevgi gösterilerine tutunarak bu ilişkiyi sürdürebilir. Bu döngü, manipülasyonun bir sonucudur ve kişiyi daha da bağımlı hale getirir.

4. Bilinçaltındaki Suçluluk ve Fedakârlık Eğilimi

Toksik ilişkilerde birey, bazen farkında olmadan derin bir suçluluk duygusu yaşayabilir. Bu suçluluk, kişinin ilişkideki kötü muameleyi hak ettiğine dair bilinçdışı bir inanç geliştirmesine yol açar.
• Psikodinamik açıdan bu, çocuklukta bireye yüklenen aşırı sorumluluk veya suçluluk duygularıyla ilişkili olabilir. Örneğin, bir ebeveynin mutsuzluğundan kendini sorumlu hisseden bir birey, yetişkinlikte de partnerinin mutluluğu için kendini feda etmeye yatkın hale gelmiş olabilir.

5. Fantezi ve Gerçeklik Arasındaki Çatışma

Birçok toksik ilişki, bireyin zihninde idealize edilmiş bir fanteziye dayanır. Kişi, partnerinin değişeceği veya ilişkinin daha iyi bir hale geleceği inancıyla ilişkiyi sürdürür.
• Bu idealizasyon, bilinçdışı bir kaçış mekanizmasıdır. Kişi, gerçekte yaşadığı olumsuzlukları görmezden gelerek, partnerin geçmişteki iyi davranışlarına veya gelecekte değişebileceğine dair hayallere tutunur. Bu da kişinin ilişkiden kopmasını zorlaştırır.

6. Terk Edilme Korkusu ve Yalnızlık Kaygısı

Toksik ilişkilerde, bireyin terk edilme korkusu veya yalnız kalma kaygısı da ilişkide kalmayı sürdüren güçlü bir etkendir.
• Bu korku, çoğu zaman bilinçdışı düzeyde işler ve kişinin bağımsızlık ihtiyacını bastırmasına neden olur. Freud’un “kayıp nesneye bağlılık” kavramı burada devreye girer. Kişi, toksik bir partnerle dahi ilişkiyi sürdürerek duygusal ancak ona iyi gelmeyen “bağlanma nesnesini” kaybetmekten kaçınır.

7. Psikolojik Savunma Mekanizmaları

Kişi, toksik bir ilişki içinde kalırken bir dizi psikolojik savunma mekanizması devreye girer. Bunlar arasında özellikle rasyonalizasyon, inkâr ve idealizasyon öne çıkar:
• Rasyonalizasyon: “Beni böyle eleştiriyor çünkü beni seviyor” gibi düşüncelerle ilişkiyi haklı çıkarmaya çalışmak.
• İnkâr: Partnerin davranışlarının zararlı olduğunu reddetmek veya önemsememek.
• İdealleştirme: Partnerin iyi yönlerini abartarak ilişkiyi sürdürebilmek için bir dayanak yaratmak.

Sonuç: Toksik Döngüyü Kırmak

Toksik ilişkilerden kurtulmak, bireyin hem bilinç düzeyinde hem de bilinçaltında bu dinamikleri fark etmesiyle başlar. Danışanlar için en önemli adım, bu ilişki döngülerinin kökenlerini anlamaktır. Çocukluk deneyimlerinin, bilinçdışı çatışmaların ve ilişki bağlamında işleyen savunma mekanizmalarının farkına varmak, iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar.
Eğer kendinizi toksik bir ilişkide sıkışmış hissediyorsanız, unutmayın ki bu durumdan kurtulmak için profesyonel destek almak bir zayıflık değil, aksine güçlü bir adımdır. Psikoterapi süreci, bu dinamikleri keşfetmenize ve özgürleşme yolunda ilerlemenize yardımcı olabilir.
Unutmayın, sağlıklı bir ilişki, her iki tarafın da saygı, sevgi ve eşitlik temelinde bir bağ kurmasını gerektirir. Toksik dinamiklerden özgürleşmek için ilk adım, kendi değerinizin farkına varmak ve bu değeri her zaman ön planda tutmaktır.
Ve siz buna değersiniz.