“Kendine iyi bak.” Ne kadar çok duyduğumuz ama bir o kadar da yüzeysel kullanılan bir cümle değil mi? Oysa bu ifade, bir vedalaşma klişesinden çok daha fazlasını içerir. Gerçekten kendine iyi bakmak; fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak kendinle ilgilenmeyi, kendini önemsemeyi, sınır çizebilmeyi ve hayata karşı kendine sahip çıkabilmeyi kapsar.
Peki, kendine iyi bakmak ne demektir? Bu sadece sağlıklı beslenmek ya da spor yapmakla mı ilgilidir? Hayır. Kendine iyi bakmak, insanın kendi iç dünyasına saygı duyması, ihtiyaçlarını görmesi ve bunlara cevap vermesiyle ilgilidir. Bir anlamda “kendine ebeveynlik etmektir.”
Bu yazıda, kendine iyi bakmanın ne anlama geldiğini, neden bu kadar önemli olduğunu ve özellikle psikiyatrik destek alan bir danışanın bu konuda nelere dikkat edebileceğini detaylı şekilde ele alacağız.
1. Öncelikle: İzin Ver Kendine
Birçok kişi “kendine iyi bakmayı” ihmal etmez, bilmez. Çünkü çoğumuz büyürken kendimizi değil, başkalarını düşünmeye, güçlü görünmeye, ihtiyaçlarımızı bastırmaya, “önemli olmamaya” programlandık. Bu yüzden önce şu cümleyi kendine söyleyerek başla:
“Kendime iyi bakmaya hakkım var. Zayıf değilim, insaniyim.”
Kendine iyi bakmak bir lüks değil, temel bir ihtiyaçtır. Bunun için önce içsel izni vermek gerekir. Suçluluk duymadan, kendini bencil hissetmeden, başkalarının ihtiyaçlarını öncelemeyi bırakmadan önce kendinle ilgilenebilmelisin. Çünkü sen iyi olmadıkça kimseye tam anlamıyla faydalı olamazsın.
2. Kendine İyi Bakmanın Dört Temel Alanı
Kendine iyi bakmak çok boyutludur. Her bir alan birbirini destekler. İşte bu alanlar:
A) Fiziksel Öz-Bakım
Beden, ruhun evidir. Onu ihmal ettiğinde, ruhsal denge de bozulur. Fiziksel öz-bakım sadece temizlik ya da düzen değil; bedene özenli davranmaktır.
- Düzenli uyku: Yetişkinler için ideal uyku süresi 6-8 saattir. Uykusuzluk ruh halini doğrudan etkiler. Bu yüzden uyku hijyenine dikkat et: Aynı saatlerde yat, ekrana maruz kalmayı azalt, uyumadan önce rahatlatan ve gevşemeni sağlayan rutinler oluştur.
- Beslenme: Duygusal iniş çıkışlar genellikle yemek alışkanlıklarını etkiler. Kendini ihmal ettiğinde açlık ya da aşırı yeme döngüsüne girebilirsin. Dengeli beslenmek, kendini önemsemenin bir göstergesidir.
- Hareket: Spor yapmak zorunda değilsin. Ama bedenini hareket ettirmen (yürüyüş, dans, gerinme, kısa egzersizler) serotonin ve dopamin üretimini artırır. Bu da modunu yükseltir.
- Hijyen: Duş almak, saçını taramak, giysilerini değiştirmek basit ama moral üzerinde büyük etkisi olan davranışlardır. Bunlar sadece temizlik değil, kendine özen göstermenin yollarıdır.
B) Duygusal Öz-Bakım
Duygularına yaklaşımın, kendine yaklaşımındır. Duygularını bastırmak değil, anlamaya çalışmak gerekir.
- Duygularını kabul et: Öfke, üzüntü, kaygı gibi duygular “istenmeyen” değil, “anlamlı” duygulardır. Onları bastırmak yerine, “Ne anlatıyor bu duygu bana?” diye sor. Duyguların seni yönlendirmek için vardır.
- Günlük tut: Yazmak, düşüncelerini somutlaştırır. Karmaşık duyguların içinden çıkmana yardımcı olur. Her gün 5-10 dakika yazmak bile bir fark yaratır.
- Güvende hissettiğin insanlarla paylaşımda bulun: İçindekileri paylaşmak, yükünü hafifletir. Susmak bazen ağır gelir. Bu yüzden duygu paylaşımı, duygusal bakımın temelidir.
C) Zihinsel Öz-Bakım
Zihnimiz, bazen kendimize en sert eleştirileri yönelten iç ses olur. Bu iç sesi tanımak ve dönüştürmek zihinsel öz-bakımın kalbidir.
- Olumsuz düşünce kalıplarını fark et: “Yetersizim”, “Kimse beni sevmiyor”, “Hiçbir şey düzelmeyecek” gibi cümleler zihninde otomatikleşmiş olabilir. Bu düşünceler gerçeği değil, ruh halini yansıtır. Onların doğruluğunu sorgula.
- Gerçekçi hedefler belirle: Küçük ve ulaşılabilir hedefler, motivasyonu artırır. Kendine “Her gün 10 dakika yürüyüş yapacağım” gibi net ve küçük sözler ver.
- Sosyal medyayı sınırla: Karşılaştırmalar zihni yorabilir. Zihinsel hijyen için ekran süresini sınırlamak, bilgi kirliliğinden uzak kalmak değerlidir.
D) Ruhsal Öz-Bakım
Ruhsal bakım, kişinin kendini hayatta bir yere ait hissetmesiyle ilgilidir. Bu özbakım türü manevi ya da varoluşsal alanlarda olabilir.
- Doğayla temas kur: Doğa, ruhu besleyen güçlü bir kaynaktır. Güneşi hissetmek, bir ağacı izlemek, rüzgarı duymak bile ruhsal bağları güçlendirir.
- Anlam arayışı: “Hayatımda beni ne motive eder?”, “Ben neye değer veriyorum?” gibi sorularla bağ kur. Ruhsal bakım, sadece “iyi hissetmek” değil, anlam bulmakla ilgilidir.
- Meditasyon ya da ritüeller:
3. Kendine Sınır Çizmeyi Öğren
Hayır diyememek, tükenmenin en sık nedenlerinden biridir. Kendine iyi bakmak, sınır koyabilmekle doğrudan bağlantılıdır. Başkalarına “Hayır” demek, kendine “Evet” demektir.
- Kimlerle ne kadar zaman geçirdiğine dikkat et
- Enerjini tüketen ortamlardan uzak dur
- Suistimale açık ilişkilerde net duruş sergile
4. İyileşme Lineer Değildir: Kendine Sabırlı Ol
Kendine iyi bakma süreci de tıpkı duygular gibi iniş çıkışlıdır. Bazen çok iyi hissedersin, bazen yerinden kalkmak istemezsin. Bu dalgalanmalar olağandır. Önemli olan, iyi hissetmediğinde bile kendine zarar vermemek ve yeniden başlama hakkını kendine tanımaktır.
5. Profesyonel Destek Bir Bakım Biçimidir
Psikiyatriste gitmek, terapi almak, ilaç kullanmak da kendine iyi bakmanın çok güçlü bir göstergesidir. Bu, “yardım istemek” değil, kendi sağlığını ciddiye almak anlamına gelir. Bu yolda attığın her adım bir öz-bakım pratiğidir.
Son Söz: Kendine İyi Bakmak Bir Karar, Bir Davet
Kendine iyi bakmak, mükemmel olmak ya da her şeyi yoluna koymak demek değildir. Bazen sadece yataktan kalkmak, bazen dışarı çıkmak, bazen “Ben iyiyim” demek yerine “Zorlanıyorum” diyebilmek demektir.
Kendine iyi bakmak, acını bastırmak değil; onunla birlikte yaşamayı öğrenmek demektir.
Kendine iyi bakmak, yaralarına sahip çıkmak demektir.
Ve en önemlisi: Kendine iyi bakmak, hayata “Ben hâlâ buradayım” demektir.


