“El Âlem Ne Der?” Düşüncesi: Nerede Faydadan Zarar Dönüşür?

/ / Genel
El Âlem Ne Der

Hayatımız boyunca çevremizden gelen bakışları, yorumları ve beklentileri duyumsarız. Bu çok insani bir ihtiyaçtır; çünkü bizler sosyal varlıklarız ve toplum içinde yaşarız. İnsanlık tarihi boyunca grup içinde kabul görmek, güvenlik ve hayatta kalmanın temel koşullarından biri olmuştur. Dolayısıyla “başkaları benimle ilgili ne düşünür” kaygısının tamamen ortadan kalkmasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak bu kaygı, dozunu aşıp kişiyi yönetmeye başladığında, özgürlüğümüzü kısıtlayan ve ruhsal dengemizi bozan bir hale gelir. Öyleyse gelin “el âlem ne der” düşüncesinin sağlıklı sınırlarını, risklerini ve baş etme yollarını birlikte inceleyelim:

1. “El Âlem Ne Der?” Düşüncesinin Faydası Nerede Başlar?

Belli bir ölçüde başkalarının bakışını hesaba katmak aslında işlevseldir.

Toplumsal uyum sağlar. Trafik kurallarına uymamızda, iş görüşmesine hazırlanırken temiz giyinmemizde, komşulara kaba davranmamamızda bu etki vardır.
Empatiyi besler. Başkalarının duygu ve sınırlarını hesaba katmak, ilişkilerimizi daha saygılı hale getirir.
Sosyal düzeni korur. Her bireyin tamamen kendi istediği gibi davranması, toplumsal kaosa yol açar. Bu nedenle belli ölçüde “başkalarının gözüyle kendimizi görmek” dengeyi sağlar.

Kısacası “el âlem ne der” düşüncesi, sınırları bilmek, empati geliştirmek ve toplumsal ilişkilerde uyum sağlamakaçısından faydalıdır.

2. Ne Zaman Kişiyi Ketler?

Faydalı olan bu iç ses, kontrolü ele geçirdiğinde özgürlükten çalmaya başlar. Özellikle şu noktalarda kişiyi ketleyebilir:

Kendi değerlerine aykırı kararlar almak. Aslında içten içe istediği mesleği seçmek yerine “aile ne der” diye düşünüp farklı bir yola giren bir genç, yıllarca mutsuzluk yaşayabilir.
Duyguları bastırmak. “Ağlarsam zayıf görünürüm”, “mutlu olduğumu belli edersem kıskanırlar” gibi düşünceler, kişiyi kendi duygularına yabancılaştırır.
Risk almaktan kaçınmak. “Yanlış yaparsam rezil olurum” kaygısı, kişinin yeni bir girişim ya da fırsat denemesini engeller.
Kendi kimliğini gizlemek. Kişisel tercihler, inanç, hayat tarzı gibi konularda sürekli “el âlem ne der” kaygısıyla yaşamak, yoğun bir içsel çatışma yaratır.
Onay bağımlılığı. Kişi, adım atmadan önce sürekli başkalarının ne düşüneceğini sorgular ve kendi kararına güvenemez hale gelir.

Burada kritik eşik şudur: Düşünce, yönlendirici bir bilgi olmaktan çıkıp bir sansür mekanizmasına dönüştüyse, ketleyici hale gelmiştir.

3. Bu Düşünce Aşırı Olduğunda Kişi Ne Hisseder?

“El âlem ne der” düşüncesi yoğunlaştığında, kişi ruhsal açıdan büyük bir baskı altında kalır.

Kaygı: Sürekli bir hata yapma, rezil olma ya da küçümsenme korkusu hisseder.
Utanç: Kendini olduğundan daha kusurlu ve yetersiz görmeye başlar.
Özgüven kaybı: Karar alma becerisi zayıflar, kişi kendi değer yargılarına güvenemez hale gelir.
İzolasyon: İnsanların yargısından kaçmak için sosyal ortamlardan uzaklaşabilir.
Öfke ve kırgınlık: İçten içe “neden herkesin gözü üzerimde” hissi, kişiyi öfkelendirebilir.
Yaşamsal tatminsizlik: Hayatı kendi istediği gibi değil, başkalarının onayına göre şekillendirdiği için içsel boşluk ve mutsuzluk gelişir.

Aşırı hale gelen bu düşünce, kimi zaman anksiyete bozuklukları, sosyal fobi, obsesif natürlü düşünceler ya da depresif belirtiler ile de bağlantılı olabilir.

4. Bu Düşüncenin Aşırılığıyla Nasıl Baş Edilir?

“El âlem ne der” kaygısının yönetilebilir hale gelmesi mümkündür. İşte kullanılabilecek bazı yollar:

a) Düşünceyi Sorgulamak

Gerçeklik testi yapın. “Gerçekten herkes beni mi düşünüyor? Yoksa bu benim zihnimdeki büyütülmüş bir ses mi?”
Kimin görüşü önemli? Aileniz, yakın dostlarınız, değer verdiğiniz kişiler ile “uzak çevrenin” görüşlerini ayırın. Herkesin düşüncesine eşit değer vermek zorunda değilsiniz.

b) Değerlerinizle Bağ Kurmak

Kendi hayat değerlerinizi yazın: Özgürlük, dürüstlük, aile, öğrenme, üretkenlik gibi… Sonra bir karar anında kendinize sorun:
“Bu kararı kendi değerlerimle mi alıyorum, yoksa sadece el âlem için mi?”

c) Eleştirel İç Sesi Yakalamak

Bazen “el âlem” dediğimiz ses, aslında geçmişten içselleştirdiğimiz eleştirilerden ibarettir. Çocukken sıkça “ayıp olur”, “insanlar ne der” diyen bir ailede büyüdüysek, bu ses biz farkında olmadan zihnimizin içinde yaşamaya devam eder ve zamanla iç sesimiz haline gelir. Bu sesi fark etmek, ondan özgürleşmenin ilk adımıdır.

d) Küçük Adımlar Atmak

Başkalarının ne diyeceğini umursamadan atacağınız ufak adımlar (örneğin alışılmadık renkte bir kıyafet giymek, fikirlerinizi açıkça dile getirmek, küçük bir hata yaptığınızda gülüp geçmek) özgürlüğünüzü pekiştirir.

e) Öz-şefkat Geliştirmek

Kendi üzerinizde kurduğunuz baskıyı azaltmanın yolu, kendinize şefkatle yaklaşmaktır. “Hata yapabilirim, bu insan olmamın doğal bir parçası” diyebilmek, utanç duygusunu yumuşatır.

f) Profesyonel Destek

Kaygı ve utanç çok yoğun hale gelip günlük yaşamı kısıtlıyorsa, psikoterapi bu düşünceyi sorgulamak ve yeni baş etme yolları geliştirmek için çok faydalıdır.

5. Dengeli Bir Yaklaşım Mümkün mü?

“El âlem ne der” düşüncesi tamamen yok edilmesi gereken bir şey değildir. Hatta tamamen yok edilmemesi de gerekir. Dolayısıyla bu bağlamda önemli olan, onunla sağlıklı bir mesafe kurabilmektir.

Eğer bu düşünce beni daha saygılı, özenli ve empatik kılıyorsa işlevseldir.
Eğer bu düşünce beni korkak, ketlenmiş ve kendime yabancılaştırmışsa zararlıdır.

Bu iki maddeyi bir pusula gibi düşünebilirsiniz: Başkalarının görüşü, yönümüzü tamamen belirlemez; ama zaman zaman kontrol etmeye yarar. Asıl yol gösterici ise kendi değerlerimiz ve içsel pusulamızdır.

6. Uygulama: Küçük Bir Farkındalık Egzersizi

Şimdi kısa bir egzersiz deneyelim.

1. Son günlerde “el âlem ne der” diye düşündüğünüz bir olayı hatırlayın.
2. Aklınızdan geçen cümleyi yazın: “Eğer bunu yaparsam … derler.”
3. Bu düşünceye karşılık kendinize sorun:
o “Bunu gerçekten herkes mi düşünecek, yoksa sadece ben mi varsayıyorum?”
o “Bu karar benim hangi değerimle çatışıyor ya da uyum sağlıyor?”
o “Bunu yapmazsam kendime hangi mesajı vermiş olurum?”
4. Son olarak, o duruma kendi değerlerinizden hareketle bir alternatif davranış seçin.

Bu küçük adım, zihninizdeki “el âlem” sesini kontrol etmeye başlamanın ilk adımı olabilir.

Sonuç

“El âlem ne der” düşüncesi, insana toplumsal aidiyet kazandırdığı sürece faydalıdır. Ancak bireyin özgürlüğünü, duygularını ve kimliğini bastırmaya başladığında ketleyici hale gelir. Aşırı olduğunda kaygı, utanç ve tatminsizlik yaratır. Fakat bu düşüncenin aşırılığıyla baş etmek de mümkündür: Gerçekliği sorgulamak, değerlerle bağ kurmak, küçük adımlar atmak ve kendine şefkat göstermek bu süreçte yol göstericidir.

Unutmayın: Başkalarının ne düşüneceğini tamamen kontrol etmeniz mümkün değildir; fakat kendi hayatınızı nasıl yaşayacağınıza karar vermek tamamen sizin elinizdedir.

Bunu bilmenize rağmen kendinizde bu düşüncenin aşırı düzeyde olup sizi işlevsiz hale getirdiğini ve bu düşünceyi işlevsel noktaya eviremediğinizi düşünüyorsanız; Beytepe Officium Plaza’da yer alan Psikiyatrist Dr. Ayşe Zeynep İpek Muayenehanesi’nebaşvurabilirsiniz.