
Psikodinamik Bir Yaklaşımla Ruhsal Etkilenmeyi Anlamak
Hayatımız boyunca pek çok olay yaşarız: bazıları sıradan, bazıları sarsıcıdır. İlginçtir ki kimi zaman büyük gibi görünen olaylara şaşırtıcı bir soğukkanlılıkla yaklaşırken; küçük gibi duran, başkaları için önemsiz olan bir olay bizi derinden etkileyebilir. Kimi zaman bir söz, bir bakış ya da küçücük bir olay; içimizde beklenmedik bir şekilde yankılanır. Bu farklı tepkilerin nedenini sadece olayın “ne” olduğu ile açıklamak yetersiz kalır. Asıl belirleyici olan, o olayın bizim ruhsal tarihimizde nereye dokunduğu ve içsel dünyamızda neye karşılık geldiğidir.
Olayın Kendisi Değil, İçsel Temsilidir Esas Olan
Yaşadığımız olaylardan etkilenme düzeyimiz, yalnızca olayın büyüklüğüyle değil, o olayın bizde neyi temsil ettiği ile ilgilidir. Psikodinamik kuram der ki:
“Gerçeklikten çok, içsel gerçeklik belirleyicidir.”
Yani biri bizi reddettiğinde sarsılmamız, sadece o kişinin davranışıyla ilgili değildir. Belki de o reddedilme, geçmişte bir başkası tarafından görülmeme, terk edilme ya da sevilmeme deneyimimizi bilinçdışı olarak tekrar canlandırır. Böylece bugünkü olay, geçmişin tortusuyla birleşir ve çok daha derin bir acı yaratır.
Duygusal Hafıza ve Yeniden Canlanmalar
Ruhsal yapımızda her olay bir yere kaydedilir. Özellikle çocukluk dönemindeki duygusal deneyimler, bilinçdışımıza güçlü şekilde kazınır. Bu kayıtlar zamanla silinmez; sadece bastırılır, gömülür veya unutulur. Ama tamamen yok olmaz.
Yetişkinlikte yaşanan bir olay, bazen farkında bile olmadığımız o eski kaydın üzerine gelir ve duygusal hafızayı tetikler. Böylece kişi, aslında sadece o anın acısını değil; geçmişte bastırılmış birçok duyguyu da birdenbire yaşamaya başlar. Bu yüzden bazı olaylara “aşırı” tepki veririz; çünkü tepki yalnızca bugüne değil, geçmişin birikimine yöneliktir.
Psikolojik Dayanıklılığın Arkasındaki Farklılıklar
Bazı insanlar benzer olaylardan daha az etkilenirken, bazıları derinden sarsılabilir. Bu fark genellikle şu unsurlarla ilgilidir:
- Bağlanma geçmişi: Güvenli bağlanma geliştirmiş bireyler zorlayıcı duyguları regüle etmede daha başarılıdır. Güvensiz bağlanmış bireyler için ise küçük bir olay bile tehdit algısıyla deneyimlenebilir.
- Travmatik geçmiş: Daha önce işlenmemiş travmalar varsa, bugünkü olay travmatik belleği tetikleyerek sarsıcı bir etki yaratabilir.
- Savunma mekanizmaları: Bastırma, inkar, yansıtma gibi mekanizmalar olayın algılanış biçimini etkiler. Olgun olmayan ya da işlevsiz problemle başa çıkma mekanizmalarının sık kullanılması kişinin dış dünyayla baş etme kapasitesini düşürür.
Bazı Duygulara Daha Duyarlıyız
Herkesin ruhsal eşiği farklıdır. Bazı kişiler reddedilmeye karşı çok hassastır, bazıları ise ihmal edilme, değersizleştirilme ya da kontrol edilme duygularına karşı fazla kırılgandır. Bu hassasiyetler genellikle çocuklukta sık yaşanmış ama duygusal olarak yeterince anlaşılamamış deneyimlerin mirasıdır.
Kısacası, en çok sarsıldığımız olaylar, içimizde zaten kanayan yaraya tuz basan olaylardır.
Tetiklenmeler ve İçsel Temalar
Bazen küçük bir olay, o an için mantıksız gibi görünen yoğun duygular yaratır. Örneğin:
- Partnerin mesajlara geç cevap vermesi → terk edilme kaygısını tetikler.
- Patronun bakışları → otorite figürüyle yaşanmış eski korkuları canlandırır.
- Bir arkadaşın ilgisizliği → “Yeterince değerli değilim” inancını harekete geçirir.
Bu tür tetiklenmeler, genellikle kişinin kendisiyle ilgili derin inançları ve “duygusal tekrar kalıpları” ile ilişkilidir. Olayı “anlamlandırma biçimi” geçmişin tortularıyla şekillenir.
Ne Yapabiliriz?
- Tepkine Bak: Bir olay seni çok sarstığında, sadece ne olduğunu değil, neden bu kadar etkilendiğini kendine sor.
- İçsel bağ kur: O olay sana geçmişte hangi deneyimi hatırlattı?
- Kendine nazik yaklaş: “Aşırı tepki veriyorum” demek yerine, “Bu olay bir yarama dokundu” diyerek kendini anlamaya çalış ve kendine karşı şefkatli ol.
- Yardım al: Eğer bir olay seni tekrar tekrar sarsıyorsa ve bununla baş etmekte zorlanıyorsan, bir terapistle çalışmak bu dinamikleri fark etmeni ve dönüştürmeni sağlar.
Sonuç: Olaydan Çok, Olayın Bizde Yarattığı Anlam Etkiler
Her insanın geçmişi, bağlanma biçimi ve ruhsal yapısı kendine özgüdür. Bu yüzden aynı olay birini hiç etkilemezken, bir başkasında derin bir kırılmaya yol açabilir. Bu kırılmalar “zayıflık” değil, bir farkındalık kapısı olabilir.
Kendimizi tanıdıkça, geçmişle yüzleştikçe ve duygularımızla temas ettikçe, bu etkilenmeler daha anlaşılır ve yönetilebilir hale gelir.