Anoreksia Nervoza kilo alma endişesi nedeniyle bilinçli olarak zayıf kalmak için aşırı düzeyde çabalama ile seyreden bir tür yeme bozukluğudur. Kilo, yemek ve beden görünümüyle ilgili zihinsel aşırı meşguliyetle karekterize olan Anoreksi Nervozanın toplum arasında bilinen ismi ise manken hastalığıdır.
Anoreksia kelimesinin Türkçe karşılığı iştahsızlıktır. Ancak Anoreksia Nervoza hastalarında iştahsızlık yoktur. Aksine hastaların iştahı yerinde olup hasta sadece bilinçli olarak yemeklerden uzak durmaktadır.
Anoreksia Nervozanın 12-18 yaş aralığını kapsayan nüfus içerisinde görülme sıklığı %0,3 oranlarını bulabilir. Yaş ayırt etmeksizin yaşam boyu yaygınlığı ise daha yüksek düzeydedir. Bu oran kadınlarda %0,9, erkeklerdeyse %0,3 civarındadır. Yani Anoreksia Nervozanın görülme ihtimali kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Öyle ki aradaki fark 10 veya 20 katı bile bulabilmektedir.
Bu hastalığın en sık başlama yaşı 14 ile 18 yaşları arasındadır. Ancak hastalık daha erken veya daha geç de başlayabilir. Belirtilerin ortaya çıkışı ise sıklıkla 10 ile 20 yaşları arasındadır.
Hastaların okul başarısı çoğunlukla yüksek, mükemmelliyetçi ve psikolojik olarak çok esnek olmayan kişilerdir. Bazıları hastalık kendini belli etmeden önce normalin bir miktar üzerinde kiloya sahip olsalar da belirtiler baş gösterip tanı aldıklarında olması beklenen kilonun çok altındadırlar.
Anoreksi Nervozada ilk belirtiler hemen her zaman yeme davranışında değişiklik şeklinde başlar. Kalabalıkta yemek yememe, sofraya oturmamak için bahaneler üretme, kızartma ve hamur işi gibi karbanhidrat ve yağ içeren besinleri tüketmemeye başlama, çok katı diyetler uygulama; böyle davranışlara verilebilecek örneklerdendir. Bunların yanı sıra kişinin yemeklere ve yemek tariflerine aşırı ilgisi, kendisi tüketmemesine rağmen sürekli tarif toplayıp başkaları için yemekler yapma veya beslenme konusunda dikkat çekecek kadar bilgili olmaları da tablo oturmadan önce sık karşılaşılan durumlardandır.
Anoreksia Nervozanın en tipik özelliği hastanın adeta bir deri bir kemik görünümünde olmasıdır. Ancak hasta bu duruma rağmen hala kilo alacağı korkusuyla neredeyse hiçbir şey yemez ya da katı diyetler uygular. Çok zayıf olmalarına rağmen hala daha kilo vermesi gerektiğini hatta kilolu olduğunu düşünür.
Hasta günlük alınması gereken besin ve vitaminleri alamadığı için aybaşı düzensizlikleri yaşar. Öyle ki aybaşları ya çok seyrek ve kısadır ya da artık tamamen kesilmiştir. Hastada yine aynı nedenden kaynaklı ayva tüyü, saç dökülmesi, ödem, atrofik meme, kuru deri, çocuksu beden, hormonal sorunlar sıktır. Ayrıca kan basınçları ve kalp atımları olağanın altında olup, ileri vakalarda kemik erimesi gündeme gelmektedir.
Hastada bazen birden aşırı yeme nöbetleri görülebilir. Ancak böyle durumlarda hasta yediklerini telafi etmek için hemen kendisini kusturur, kendini hırpalarcasına spor yapar veya ishal yapıcı ilaçlar alarak yediklerinden veya aldığı kalorilerden kurtulmaya çalışır.
Evet bu hastalık iki farklı türde görülebilir:
Kısıtlayıcı tür: Bu versiyonda kişi çok katı rejim uygular ve aldığı kaloriyi sıfırlarcasına yediklerini kısıtlamaya çalışır.
Tıkanırcasına yeme-çıkarma türü: Bu versiyonda kişi aldığı kaloriyi dengelemek için aşırıya kaçan sporlar yapar, kendisini kusturur veya sürgün yapıcı ajanlar kullanır. Anoreksiya Nervozanın bu türü diğer bir yeme bozukluğu olan Bulimia Nervozaya benzese de hastaların aşırı zayıf olması ve asıl patolojinin zayıf kalmak için çabalama olmasıyla Bulumia Nervozadan ayrılır.
Anoreksia Nervozanın tek bir nedeni veya kesin bir sorumlusu yoktur. Yani ortaya çıkmasında birçok faktör sorumlu tutulur. Bu faktörleri biyolojik ve psikososyal faktörler olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkündür. Biyolojik faktörlere örnek olarak genetik ve nörokimyasal faktörler verilebilir. Ancak bu hastalığın nedenleri arasında daha çok psikososyal faktörler üzerine yoğunlaşılır. Bireyselleşmeye yönelik korku, kişinin çocuksu veya aileye bağımlı kalmasını destekleyen aile yapısı, cinsel taciz veya tecavüz gibi çocukluk travmaları; psikososyal faktörler arasında sıralanan nedenlerden yalnızca bazılarıdır.
Evet. Kişinin işlevselliğini düşüren ve yaşamı tehdit eden Anoreksia Nervoza tedavisi olan bir hastalıktır.
Anoreksia Nervozanın tedavisinin başlıca hedefi beslenme bozukluğunu ve varsa sorunlu yeme-çıkarma davranışını düzeltmektir. Ancak sözü geçen tedavi şekli hastanın basit bir yediklerinin ve kilosunun kontrol edildiği bir süreç değildir. Tedavi sırasında ruhsal belirtilerin altında yatan dinamik nedenler araştırılıp, çözüme kavuşturulmadan hastalığın düzelme ihtimali yoktur. Dolayısıyla hastanın ruhsal sorunları her yönden ve tüm ayrıntısıyla ele alınmalıdır. Bu nedenle diğer aile üyeleri de tedavi sürecine dahil edilmelidir.
Yaşam tehdidi bulunan durumlarda hastanın yatarak tedavi görmesi gerekebilir. Ancak böyle bir risk olmadığında ayaktan takiple de tedavi önerilerinde bulunulabilir.
Anoreksiya Nervozanın asıl tedavisi psikoterapilerdir. Bu sağaltım şekli bireysel olabildiği gibi aile odaklı olacak şekilde de planlanabilir. Anoreksia Nervozada sık tercih edilenler bireysel psikoterapilerden bazıları; Bilişsel Davranışçı Terapi, Dinamik Yönelimli Terapi, İlişki Odaklı Terapi ve Aktarım Odaklı Terapidir. Hangi hastada hangi terapinin tercih edileceği ise vaka özelinde karar verilir.
Anoreksia Nervozaya depresyon, anksiyete bozukluğu, obsesif kompülsif bozukluk gibi pek çok hastalık eşlik edebilir. Öyle ki bu durum hiç de nadir değildir. Böyle durumlarda asıl tedavisi olmamakla birlikte eşlik eden diğer ruhsal yakınmalara yönelik ilaç sağaltımı da gündeme gelir. Yani hastaların tedavisinde antidepresanlar veya antidepresanların yanına güçlendirici olarak düşük doz antipsikotikler de psikoterapiyle birlikte tercih edilebilmektedir.